Psiko-motor gelişim yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Bu nedenle sadece çocukların değil değişikliklere uğrayarak yetişkinlerin de hayatında varlığını sürdürmeye devam eder.
Sokakta seksek oynadığınızı düşünün. Taşı kavrar, atmanız gereken rakama bakar, rakamın olduğu kutuya taşın denk gelmesini hedefleyerek gereken hızda taşı atar, sonra tek ayağınız üzerinde çizgilere basmadan sekerek taşı almaya gidersiniz. Bu süreç psiko-motor gelişiminiz geliştikçe değişime uğrar, artık taşı başka kutucuklara atmadan olması gereken yere daha kolay gönderir, tek ayağınız üzerinde daha hızlı seker taşı daha kolay alıp gelebilirsiniz. Çünkü psiko-motor gelişim, isteme bağlı olarak hareket etmektir. Duyu organları, kaslar ve zihin iş birliği içine girer ve birlikte çalışır.
“İsteme bağlı” olmasının nedeni ise refleksten ayrılmasıdır. Bir cisim hızla gelirken kaçmak, gözüne bir maddenin sıçramaması için gözlerini kapatmak ya da sıcak bir yere dokunduğunda elini çekmek reflekstir. Beynin ve omurilik soğanının kişiyi korumak için hızlıca tepki vermesini ve hareket etmesini sağlar. Psiko-motor gelişim zihnin ve kasların kontrolüyle gerçekleşen hareketleri içerir. Diğer bir değişle psiko-motor beceriler bedenimizi, hareketlerimizi ve davranışlarımızı kontrol edebilmemizden geçer.
Motor beceriler iki grupta incelenir,
Büyük Kas Motor Becerileri: Geniş kasların kullanımıyla hareket etmektir. Yürümek, dönmek, koşmak, ayakta durmak ve emeklemek kaba motor beceriler arasındadır.
Küçük Kas Motor Becerileri: Kavramak, çizim yapmak, yırtmak, piyano çalmak, makas kullanmak, top oynamak (elle, ayakla, raketle vs.) ince devinimsel beceriler arasındadır.
Kuşkusuz aldığımız ebeveynlik ve ebeveynimizle ilişkimiz gelişimimizde çok önemli bir yer kaplıyor. Hayata gözlerimizi açtığımızda kurduğumuz ilk yakın ilişki, dolayısıyla da yakın ilişkiyi ilk öğrendiğimiz yer. Burada aldığımız yaralar da, ihmal edilmemiz de , görülmememiz ya da görülmemiz de, aldı